.
.
En Çok Şukulananlar
-
"Yarın sabah geri gelmeyecek misin? Ben mi kalkayım yoksa çayı sen demleyecek misin " Nerde bu kelebekler? Söz alm...
-
Gel Alaaddin üç dileğim var. cins'iyetimi al, huzura erdir, beni vur, Başka türlü bitmeyecek beynimdeki inşaat. Tüm fikirle...
-
Bi şarkıda nakarat olalım Tekrarlansın varlığımız Silinsin kulağımızdan kirli kanımız Bi şarkıda es olalım Dursun bizi duyanlar Belirsin önü...
-
' Acısada öldürmez ' demişti Sıla. Ama ben acıta acıta öldürdüm içindeki seni. Sonrası bildiğimiz cehennemin dibi. Ça...
-
Topladığım kibrit çöplerinden ev yapacaktım sana. Seninle okyanuslarda yüzecek, çöllerde yürüyecektik, hiç bakmadan ardımıza. Şimdi ikimizd...
İzleyiciler
Blogger tarafından desteklenmektedir.
25 Ekim 2013 Cuma
Göz kapakların açık kalmış ve ben ayazındayım siyahının...
Noktası koyulmamış cümlelerin virgülü ne kadar bitkinse koyulmaktan, o kadar mutludur gizli ya da sözde özneler.Yoldan geçen kim varsa içine almış bir han, ne kadar durabilirse ayakta, o kadar sağlamdır bastığın yerler ve bir ağacın gölgesinde ne kadar belirginse gölgen, o kadar varsındır bu hayatta.
Ve sevgilim elinin sıcaklığı ne kadar kalırsa ellerimde o kadar güleceğim kaderin cilvesine.
Filmlerdeki gibi seviş benimle, gözlerinle ve filmlerdeki gibi bir kaza sonucu kör olsun gözlerin,
başkalarının gözlerine. Kalbinden geçenleri diz bir ipe, darağacı üstünde.ve kapa bütün kapılarını ülkenin.
Hükümet gibi adamsın vesselam, hüküm et nufüsuma, nefs-i müdafayla dudaklarına yapışmak dileğiyle...
Yapışmak dediysem, öyle japonsal değil, biraz türk, biraz fransız ve biraz bilinçsiz şekilde. Seve seve...
Bu gece, ölümüne şiir yazdım, kalbimin, boş bir defter kadar dolu hayatımın, geçmişimden geçen geleceğimin, gözlerinin, dudaklarının, ellerinin, kokunun, nefesinin, teninin, ölümüne şiir yazdım, yılmadan, usanmadan, neden, niçin diye sormadan, yorulmadan, bıkmadan, bakmadan irisine, kaybolmadan siyahında. Ölmeden ve dirilmeden yanında...
Şiir yazdım dediysem, öyle edebi değil, gayet edebsiz, sıkıcı ve üslupsuz şekilde.
Noktası koyulmamış cümlelerin virgülü ne kadar bitkinse koyulmaktan, o kadar mutludur gizli ya da sözde özneler.Yoldan geçen kim varsa içine almış bir han, ne kadar durabilirse ayakta, o kadar sağlamdır bastığın yerler ve bir ağacın gölgesinde ne kadar belirginse gölgen, o kadar varsındır bu hayatta.
Ve sevgilim elinin sıcaklığı ne kadar kalırsa ellerimde o kadar güleceğim kaderin cilvesine.
Filmlerdeki gibi seviş benimle, gözlerinle ve filmlerdeki gibi bir kaza sonucu kör olsun gözlerin,
başkalarının gözlerine. Kalbinden geçenleri diz bir ipe, darağacı üstünde.ve kapa bütün kapılarını ülkenin.
Hükümet gibi adamsın vesselam, hüküm et nufüsuma, nefs-i müdafayla dudaklarına yapışmak dileğiyle...
Yapışmak dediysem, öyle japonsal değil, biraz türk, biraz fransız ve biraz bilinçsiz şekilde. Seve seve...
Bu gece, ölümüne şiir yazdım, kalbimin, boş bir defter kadar dolu hayatımın, geçmişimden geçen geleceğimin, gözlerinin, dudaklarının, ellerinin, kokunun, nefesinin, teninin, ölümüne şiir yazdım, yılmadan, usanmadan, neden, niçin diye sormadan, yorulmadan, bıkmadan, bakmadan irisine, kaybolmadan siyahında. Ölmeden ve dirilmeden yanında...
Şiir yazdım dediysem, öyle edebi değil, gayet edebsiz, sıkıcı ve üslupsuz şekilde.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder