.
.
En Çok Şukulananlar
-
"Yarın sabah geri gelmeyecek misin? Ben mi kalkayım yoksa çayı sen demleyecek misin " Nerde bu kelebekler? Söz alm...
-
Gel Alaaddin üç dileğim var. cins'iyetimi al, huzura erdir, beni vur, Başka türlü bitmeyecek beynimdeki inşaat. Tüm fikirle...
-
Bi şarkıda nakarat olalım Tekrarlansın varlığımız Silinsin kulağımızdan kirli kanımız Bi şarkıda es olalım Dursun bizi duyanlar Belirsin önü...
-
' Acısada öldürmez ' demişti Sıla. Ama ben acıta acıta öldürdüm içindeki seni. Sonrası bildiğimiz cehennemin dibi. Ça...
-
Topladığım kibrit çöplerinden ev yapacaktım sana. Seninle okyanuslarda yüzecek, çöllerde yürüyecektik, hiç bakmadan ardımıza. Şimdi ikimizd...
Yazdıklarınızın Tamamı
İzleyiciler
Blogger tarafından desteklenmektedir.
25 Kasım 2013 Pazartesi
hangi uyuşturucunun biçimlenmiş halisin?
hangi küfürden peydahlandı gözlerin?
peki ya hangi bulutu yüklediler minik ellerine?
hangi film unutturur seni bana?
hangi şarkı ya da hangi şiir adını dudaklarımdan, gidişini satırlarımdan sökebilir?
hangi musluğa bağlasam gözlerimi gözyaşlarımız nasıl birleşebilir?
hangi sığınakta kalbin?
benden kaçmak için nereye saklandın?
söyle hangi doktor aldı göğsünden vicdanını?
hangi bahane?
hangi ilaç uyuttu etin tırnaktan ayrıldığı
palyaçoların bile iş bırakma eylemi yapıp maskelerini çıkarttığı gece seni?
hangi dostundan ödünç aldın biz’i sen ve ben diye ayıran kelimeleri?
23 Kasım 2013 Cumartesi
Uçurumdayım..
Hissediyorum rüzgarı ensemde,
Aynı sesinin sıcaklığı gibi esiyor delice.
Gözlerimi kapatıyorum suretin düşüyor önüme,
Ve o an sadece yağmur eşlik ediyor göz yaşlarıma.
Gölgem bir adım geride durmuş öylece beni izliyor.
İnanır mısın o bile korkuyor ölümden.
Oysa ben ölmüyorum uçuyorum.
14 Kasım 2013 Perşembe
Topladığım
kibrit çöplerinden ev yapacaktım sana. Seninle okyanuslarda
yüzecek, çöllerde yürüyecektik, hiç bakmadan ardımıza. Şimdi
ikimizde birbirimizin ardıyız, sırtıyız. En yakında bulunurken
asla ulaşamayacağıyız. Ölümcül bir virüs gibi yayılıyor
senin bir başkasıyla sevişeceğin düşüncesi vücuduma.
Müneccimler yanılıyor, kahve falında çıkan iki genç biz
değildik. Telveler ayaklarımıza dolandı, ayakkabılarımızı bir
kahve fincanının içerisinde bırakıp, birbirimizi koşarak terk
ettik.
Aklıma
geliyor gece gece. Hece hece döküp eteğimdeki taşları, koşar
adım çıkmak istiyorum bu evden. Bir ambulansın sağır eden siren
sesine kulaklarımı dayayarak yeni bir intihar metodu yaratmak, var
olan bütün kırıklıklarımı ruh alçısı olarak seçtiğim bir
şarkıyla onarmak, ne güzel olurdu. İkinci kişiliğimle aynı
yatakta uyumak zorunluluğu, otoriter bir baba gibi dürtüklüyor
beni.
Kısa
saçlarımdan tutamadığı için kalbime el atan özlem adında bir
düşman, boyası eskimiş kaldırımlarda sürüklüyor bedenimi.
Önce gömleğim, sonra derim, sonra etim yüzülüyor. Gece, iyice
yüzsüzleşiyor gözlerim bulanık görmeye başladığı anda. ve
sonra sen her yerde, hiç kimsenin göremeyeceği şekilde, mutlak
suretle sen. Kanlı canlı sen. Nereye atsam elimi sana değsin
istiyorum.
Senden, yaşarcasına nefret ederken bile, öylesine ölesiye seni seviyorum ki; bütün şiirler, şarkılar ve danslar, bir çocuk hıçkırığına dönüşüyor. Bu bir sancı, sanma ki unutunca geçiyor vücutta ihanetle beraber nükseden onlarca ağrı. Sigara dumanı tavana doğru salınadursun, ben pencereden kendimi sarkıtacağım. Seni ellerimle penceremden içeri sokarmış gibi bir oyun oynayacak ve iklimlerin kabul etmediği bir yağmura yalakalık yapacağım.
Senden, yaşarcasına nefret ederken bile, öylesine ölesiye seni seviyorum ki; bütün şiirler, şarkılar ve danslar, bir çocuk hıçkırığına dönüşüyor. Bu bir sancı, sanma ki unutunca geçiyor vücutta ihanetle beraber nükseden onlarca ağrı. Sigara dumanı tavana doğru salınadursun, ben pencereden kendimi sarkıtacağım. Seni ellerimle penceremden içeri sokarmış gibi bir oyun oynayacak ve iklimlerin kabul etmediği bir yağmura yalakalık yapacağım.
Yalnızca
sana yağsın bu gece. Bu gece şarkılar yalnızca benim için,
hırsızlar senin için çalsın. Her ne kadar yazdıransan da çoğu
zaman, kimi zaman aklımın kuytularına kamp kurup cümle bile
kurmayı unutturansın.
"Yarın sabah geri gelmeyecek misin?
Ben mi kalkayım yoksa çayı sen demleyecek misin "
Nerde bu kelebekler? Söz almıştım geleceklerdi yine. Şimdi yerlerinde hep karın ağrıları.
Belkide aşık edecek başka çift buldular kendilerine, belki daha mutlular bir başkasının bedeninde.
Ne zaman bu kadar hissizleştim bilmiyorum. Önce sözleştiğim kelebekler bıraktı beni, sonra sen..
Daha sonrası aynı işte, yine kitap okuyorum ve gece yarsına kadar açık sağ tarafımdaki ışık hatta aklıma geldiğinde hiç söndürmüyorum o ışığı.
Basa basa sildiğin yedi sayısını her gördüğümde fırlatıyorum elimden ve kırılmamaya inat ediyor kumanda.
Banyoya her girdiğimde yarım kalan parfümüne çarpıyor gözüm. Onu da atıcam yakında, ah bir kokun herkesleşse.
"Madem öyle lafı uzatmaya gerek yok.
Ben mi öleyim yoksa ateş edecek misin?"
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)